-
1 plan hazırlamak
İnşaat Mühendisliği ve Mimarlık Türkçe-Rusça Sözlük ve Rus-Türkçe Sözlük > plan hazırlamak
-
2 hazırlamak
подгота́вливать* * *-iгото́вить, приготовля́ть, подгота́вливатьplân hazırlamak — подгото́вить план
sofrayı hazırlamak — накры́ть на стол
-
3 plan
- plan yapmak
- arazi kulanım planı
- arka plan
- bölge planı
- durum planı
- genel vaziyet planı
- genel yerleşim planı
- ifraz planı
- imalat planı
- imar planı
- iş yapım planı
- kat planı
- kent planı
- konum planı
- montaj planı
- oda yerleşim planı
- olanak planı
- ön plan
- sıralama planı
- sondaj planı
- şehir planı
- tahliye planı
- takvim planı
- tefriş planı
- temel planı
- topografik plan
- umumi vaziyet planı
- üretim planı
- vaziyet planı
- zemin katı planı
- zemin kotu planıİnşaat Mühendisliği ve Mimarlık Türkçe-Rusça Sözlük ve Rus-Türkçe Sözlük > plan
-
4 hazırlamak
v. equip, prepare, make ready, arrange, coach, concoct, engross, groom, knock up, lay, lay out, set, set by, stage, work up--------hazırlamak (plân)v. formulate* * *prepare -
5 составлять план
Турецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > составлять план
-
6 разрабатывать
несов.; сов. - разрабо́тать1) врз hazırlamak; işlemekразраба́тывать зе́млю — toprağı (işleye işleye) hazırlamak
разраба́тывать план — bir plan hazırlamak
э́тот худо́жник разраба́тывает ту же те́му — bu ressam da aynı temayı işlemektedir
они́ разрабо́тали но́вый аппара́т — yeni bir cihaz geliştirdiler
2) горн. tüketmekза́лежи уже́ по́лностью разрабо́таны — yataklar işletilip (tümüyle) tüketilmiştir
3) тк. несов., горн. ( эксплуатировать) işletmek -
7 составлять
несов.; сов. - соста́вить1) koymakсоста́вить два стола́ вме́сте — iki masayı birleştirmek
соста́вить сту́лья в ряд — sandalyeleri yanyana koymak / sıralamak
соста́вить поле́нья (ко́нусом) — odunları çatmak
2) kurmak; düzenlemekсоставля́ть уравне́ние — bir denklem kurmak
составля́ть предложе́ние — грам. bir cümle kurmak
составля́ть по́езд — bir katar düzenlemek
3) düzenlemek; hazırlamak; derlemek; tutmakсоставля́ть план — bir plan hazırlamak
составля́ть слова́рь — bir sözlük hazırlamak / düzenlemek
составля́ть протоко́л — zabıt tutmak
составля́ть спи́сок веще́й — eşyanın listesini tutmak
составля́ть о́пись насле́дства (умершего) — muhallefat listesini düzenlemek
письмо́ соста́влено в ре́зких выраже́ниях — mektup sert bir dille kaleme alınmıştır / yazılmıştır
составля́ть отчёт / докла́д — bir rapor düzenlemek
соста́вленный им сбо́рник расска́зов — derlediği hikayeler kitabı
4) oluşturmakсоставля́ть осно́ву чего-л. — bir şeyin temelini oluşturmak
полови́ну рабо́чих составля́ют же́нщины — işçilerin yarısını kadınlar oluşturmaktadır
составля́ть еди́ное це́лое — bir bütün oluşturmak
составля́ть у́гол с чем-л. — bir şey ile açı yapmak
расхо́ды соста́вят ты́сячу рубле́й — harcamalar bin ruble tutacak
5) edinmekсоста́вить себе́ представле́ние — fikir edinmek
6) перен. yapmakсоста́вить себе́ и́мя — isim yapmak
соста́вить себе́ состоя́ние — servet yapmak / toplamak
-
8 ausarbeiten
ausarbeiten v/t <-ge-, h> Plan hazırlamak; (vervollkommnen) tamamlamak; Schriftliches kaleme almak -
9 lay out
v. sermek, harcamak, düzenlemek, hazırlamak, vurmak, yere sermek, paralamak* * *1. yerleştirme 2. planla* * *1) (to arrange over a wide area (especially according to a plan): He was the architect who laid out the public gardens.) düzenlemek, plânlamak2) (to spread so as to be easily seen: He laid out the contents of the box on the table.) yaymak, sermek3) (to knock unconscious.) vurup bayıltmak4) (to spend (money).) harcamak, sarf etmek5) (to prepare (a dead body) to be buried.) (ölüyü gömülmeye) hazırlamak -
10 stage
n. iskele, sahne, zemin, ortam, etap, safha, aşama, evre, kademe, katman, tabaka, derece, erim, menzil, mikroskop lâmı————————v. sahnelemek, sahneye koymak, hazırlamak, düzenlemek, yönlendirmek* * *1. aşama 2. evre 3. sahneye koy (v.) 4. aşama (n.)* * *I 1. [stei‹] noun(a raised platform especially for performing or acting on, eg in a theatre.) sahne2. verb1) (to prepare and produce (a play etc) in a theatre etc: This play was first staged in 1928.) sahneye koymak, sahnelemek2) (to organize (an event etc): The protesters are planning to stage a demonstration.) yapmak, hazırlamak•- staging- stage direction
- stage fright
- stagehand
- stage manager
- stagestruck II [stei‹]1) (a period or step in the development of something: The plan is in its early stages; At this stage, we don't know how many survivors there are.) aşama, evre2) (part of a journey: The first stage of our journey will be the flight to Singapore.) etap3) (a section of a bus route.) durak4) (a section of a rocket.) kademe• -
11 project
n. proje, tasarı, plan————————v. tasarlamak, planlamak, projesini hazırlamak, fırlatmak, atmak, yansıtmak, iz düşürmek, çıkıntı oluşturmak, çıkık olmak* * *1. proje 2. hedefle (v.) 3. proje (n.)* * *1. ['pro‹ekt] noun1) (a plan or scheme: a building project.) tasarı, proje2) (a piece of study or research: I am doing a project on Italian art.) araştırma, proje2. [prə'‹ekt] verb1) (to throw outwards, forwards or upwards: The missile was projected into space.) fırlatmak2) (to stick out: A sharp rock projected from the sea.) çıkmak, çıkıntı yapmak3) (to plan or propose.) plânlamak, tasarlamak4) (to make a picture or a film appear on a screen.) yansıtıp göstermek•- projection
- projector -
12 draft
n. müsvedde; çekiş, ödeme emri, para çekme, çekme, istismar; taslak, manga; askerlik; sıkıntı, rahatsızlık; hava akımı, cereyan————————v. tasarlamak, taslağını çizmek, planlamak; askere almak, görevlendirmek* * *1. taslak çiz (n.) 2. kabaca plan yap (v.) 3. taslak (n.)* * *1. noun1) (a rough sketch or outline of something, especially written: a rough draft of my speech.) taslak, müsvedde, tasarı2) (a group (of soldiers etc) taken from a larger group.) kura ile seçilenler, tertip3) (an order (to a bank etc) for the payment of money: a draft for $80.) havale, ödeme emri4) ((American) conscription: He emigrated to avoid the draft.) askere al(ın)ma2. verb1) (to make in the form of a rough plan: Could you draft a report on this?) taslak hazırlamak, müsvedde yapmak2) ((American) to conscript into the army etc: He was drafted into the Navy.) askere almak/çağırmak•- draft dodger
- draft evasion
- draftsman -
13 arrange
v. düzenlemek, ayarlamak, yoluna koymak, hazırlamak, düzeltmek, halletmek; planlamak, kararlaştırmak, sıralamak, sıraya koymak, aranje etmek* * *düzenle* * *[ə'rein‹]1) (to put in some sort of order: Arrange these books in alphabetical order; She arranged the flowers in a vase.) düzenlemek2) (to plan or make decisions (about future events): We have arranged a meeting for next week; I have arranged to meet him tomorrow.) kararlaştırmak3) (to make (a piece of music) suitable for particular voices or instruments: music arranged for choir and orchestra.) (müzikte) uyarlamak, düzenlemek, aranjman yapmak•- arrangements -
14 elaborate
adj. özenli, dikkatle hazırlanmış, ayrıntılı————————v. özen göstermek, üzerinde durmak, ayrıntılara inmek, açmak* * *1. ayrıntılandır (v.) 2. detaylandır (v.) 3. ayrıntılı (adj.)* * *1. [i'læbəreit] verb1) (to work out or describe (a plan etc) in detail: He elaborated his theory.) ayrıntılarıyla hazırlamak, ayrıntılarına girmek2) ((especially with on) to discuss details: She elaborated on the next day's menu.) ayrıntılarıyla ele almak2. [-rət] adjective1) (very detailed or complicated: an elaborate design.) ince ince işlenmiş2) (carefully planned: elaborate plans for escape.) özenle planlanmış•- elaboration -
15 hatch
n. bölme, civcivler, kapak, ambar kapağı, servis penceresi, civciv çıkarma, ince çizgi, tarama————————v. civciv çıkarmak, kuluçkaya yatırmak, gizlice hazırlamak, iş çevirmek, yumurtadan çıkmak, çıkmak, olmak, büyümek, tarama yapmak, ince ince çizmek* * *1. çizgilerle süsle (v.) 2. ince çizgi (n.)* * *I [hæ ] noun((the door or cover of) an opening in a wall, floor, ship's deck etc: There are two hatches between the kitchen and dining-room for serving food.) ambar ağzı- hatchwayII [hæ ] verb1) (to produce (young birds etc) from eggs: My hens have hatched ten chicks.) civciv çıkarmak2) (to break out of the egg: These chicks hatched this morning.) yumurtadan çıkmak3) (to become young birds: Four of the eggs have hatched.) civciv çıkmak4) (to plan (something, usually bad) in secret: to hatch a plot.) kurmak -
16 formulate
v. formülleştirmek, açık ve kesin ifade etmek, hazırlamak (plân)* * *formüle et -
17 kurmak
vt1) gründen, begründen, konstituieren; ( aile) gründen2) ( cümle) bilden, konstruieren3) ( monte etmek) montieren, zusammenbauen6) ( tuzak) aufstellenbirine tuzak \kurmak jdm eine Falle stellen7) ( kontak) aufnehmen8) ( bir araya getirmek) zusammensetzen10) ( gizlice hazırlamak) schmiedenkumpas/plan \kurmak Ränke/Pläne schmieden
См. также в других словарях:
plan kurmak — 1) bir amacı gerçekleştirecek şeyleri düşünmek, tasarlamak Yukarıdaki hizmetçisini karşısına almış, plan kuruyordu. E. E. Talu 2) mec. bir düzen hazırlamak … Çağatay Osmanlı Sözlük